Aktif fay hatlarından uzak konumuna rağmen Giresun, iç kesimlerdeki mikro faylar ve zemin riskleri nedeniyle dikkatli olmalıdır.
Karadeniz kıyısındaki Giresun, büyük deprem üreten aktif fay zonlarından uzakta gibi görünse de riskler mevcuttur. Jeolojik yapısı, sismik tehlikeyi farklı boyutlarda ortaya çıkarıyor. Bölge, Karadeniz’de Sessiz Faylar olarak adlandırılan iç kesimlerdeki mikro fay hatları nedeniyle küçük sarsıntılar yaşamaktadır. Bu durum, düşük yoğunluklu olsa da, yerel gerilimin varlığını kanıtlamaktadır. Uzmanlar, bölgenin zemin yapısından kaynaklanan ikincil tehlikelere odaklanıyor. Giresun’daki bu öngörülmeyen riskin boyutu nedir?
Giresun, Karadeniz Bölgesi’nin tipik coğrafyasına sahiptir. Bu coğrafya, dik yamaçlar ve bol yağış anlamına gelir. Bölgedeki sismik aktivite düşük olsa da, küçük sarsıntıların bile tetikleyebileceği ikincil afetler büyük önem taşır. Depremle birleşen zemin kayması ve heyelanlar, il için ciddi tehlike oluşturabilir. Yapı stoğu ve altyapının bu ikili riske karşı dayanıklı olması gerekiyor.
Jeologlar, büyük depremlerin yanı sıra, yerel mikro fayların potansiyelini de dikkatle incelemektedir. Bu sessiz faylar, düşük bir ihtimalle de olsa enerji biriktirebilirler.
Mikro Fay Hatları ve Giresun’da Sismik Aktivite
Giresun’un iç bölgelerinde bulunan mikro fay hatları, küçük ölçekli depremlerin kaynağıdır. Bu faylar genellikle düşük magnitüdlü sarsıntılar üretirler. Ancak bu sarsıntılar, özellikle gevşek ve suya doygun zeminlerdeki dengeyi bozabilir. Bu nedenle, sismik aktivite sürekli olarak izlenmelidir. Yerel yönetimler, risk altındaki bölgeleri belirlemek için mikro bölgeleme çalışmalarını tamamladı mı?
Bu mikro fayların davranışı, büyük fay hatlarına göre daha az öngörülebilirdir. Karadeniz’de Sessiz Faylar ifadesi, bu beklenmedik durumu özetlemektedir. Bilim insanları, bu fayların stres birikim hızlarını anlamak için jeodezik ölçümlere ağırlık vermektedir. Olası bir sarsıntıda binaların nasıl etkileneceği analiz ediliyor.

Depremle Birleşen Heyelan ve Zemin Kayması Riski
Giresun’un en büyük tehlikesi, deprem ve zemin hareketlerinin birleşmesidir. Yoğun yağış alan bölgede zaten yüksek olan heyelan ve zemin kayması riski, sismik sarsıntıyla katlanarak artar. Bu durum, can ve mal kayıplarını hızla yükseltme potansiyeli taşır. Heyelan risk haritaları sürekli güncellenerek riskli yerleşim yerleri belirlenmelidir.
Bu ikincil afet riskine karşı yapılaşma kuralları sıkılaştırılmıştır. Yeni imar planları, heyelan riski yüksek alanları yapılaşmaya kapatmayı hedefliyor. Giresun ilindeki vatandaşların bu risklere karşı bilinci yeterli mi? Kentsel dönüşüm, sadece depreme değil, aynı zamanda heyelana dayanıklı yapıları da içermelidir.
Karadeniz’de Sessiz Faylar olsa bile, Giresun’un yerel jeolojik yapısı sürekli hazırlık gerektiriyor. Düşük deprem riski rehavete yol açmamalıdır. Zemin kayması ve heyelan tehlikesinin depremle birlikte değerlendirilmesi, şehrin gelecekteki afetlere karşı direncini artıracaktır. Bilimsel veriler ışığında alınacak önlemler, bölgeyi güvence altına alacaktır. Peki, Giresun bu ikili riskle etkin şekilde mücadele edebilecek mi?





